Haber

Alt ve orta sınıflar için hızlandırılmış şeriat

AKP hükümeti seçim zaferinin ardından laikliğe karşı attığı küçük adımları artırdı. Geçtiğimiz haftanın iki tartışmasına bir göz atalım.

İstanbul Valiliği, 17 Ağustos’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediye başkanları, İl Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığına dağıtılmak üzere bir genelge yayınladı. Ünlü genelgenin içeriği 30 Ağustos’ta Eray Görgülü’nün haberiyle ortaya çıktı.

Genelge, İl İdaresi Kanunu’nun çeşitli maddelerinde Valiliğe hangi tedbir ve yaptırım yetkilerinin verildiğine değinilerek başlıyor.

O halde Ruh ve Ruhların Münhasırlığı Kanununa göre “Onsekiz yaşını doldurmamış kişilere içki satışı yapılamaz”, “Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler alkollü içeceklerin üretiminde, pazarlanmasında ve açık sunumunda çalıştırılamaz”, “Alkollü içecekler saat 22.00 ile 06.00 arasında perakende olarak satılamaz.” ,Kabahatler Kanunu’nda “Kararlara aykırı davranışlar idari para cezasıyla cezalandırılacak”ve son olarak 35. maddede, “Sarhoşluk” “Sarhoşluk yaparak başkalarının huzur ve sükunetini bozan kişiye idari para cezası uygulanacaktır.”ve diğer ilişkiler.

Bu konular halihazırda mevcut hukuk sistemimizde yer almaktadır.

Valilik genelgesinde ustalıkla “sakladığı” yaptırım ise; “Alkol satış ve tüketme ruhsatlı işletmelerin dışında park, piknik, rekreasyon alanları, sahil şeritleri, plajlar vb. çevreyi rahatsız etmemek ve olumsuz görüntü oluşturmamak amacıyla alkol satışı yapılmaktadır. ve tüketimin önlenmesi…”cümlede çıkıyor.

Sorun şu ki, yasanın hiçbir hükmü “alkol tüketimine” yönelik bir yaptırım getirmiyor. Genelge, hukuka aykırı bir eylemin hukuki ilişkiye dayalı olarak yapılmasını emrediyor; artık dışarıda içki içmiyorum.

Yasadışı emri uygulayacak kolluk kuvvetlerinin komik bir şekilde düşünmeleri istenebilir: “Alkollü içeceklerle ilgili bu kadar çok yazı varsa, içmeyi bırakmalılar.”

Tartışmaların ardından valilik, “yasayı hatırlattık” açıklaması yaptı. Açıklamada “alkol tüketiminin engellenmesi” yönündeki genelgeye değinilmedi.

İstanbul Barosu derhal genelgenin yürütmesinin durdurulması talebiyle dava açtı, ancak Valilik zaten amacına ulaşmış ve “nabzı ölçmüştü”.

Eğer Türkiye’nin gündemi bu kadar hızlı değişmeseydi yazımız, AKP iktidarının alkol ve sigara kullanımına getirdiği kısıtlamaların tarihçesini yargı kararlarına da değinerek özetleyen ve tartışan daha teknik bir yazı olabilirdi.

Ancak gündem trajikomik Ebrar Karakurt ve Sultan II. Abdülhamid’in karşısına çıktı.

Ebrar Karakurt’un 27 Ağustos’ta Twitter’da paylaştığı fotoğraflara “Müslüman Türk Milleti olarak sizlere hoşgörüyle yaklaşmaya devam ediyoruz…”Cevabını veren Abdülhamid İstikrar isimli kullanıcıya “Abdülhamid saçmalama” mesajı siyasal İslam’a yeni bir oyun alanı açtı.

2021 yılından bu yana özel hayatına ve kişiliğine yönelik saldırılar karşısında bir daha geri adım atmayan milli voleybolcunun paylaştığı fotoğraf, CHP’nin az önce bahsettiğimiz alkol yasağı genelgesine verdiği tepkiden siyasi olarak çok daha güçlü ve kuvvetlidir. “Senin yüzünden gençlik dinden soğudu” diyor. doğruydu. Bu durum jöle madenlerine inanan bir istihbaratın Karakurt’u “İttihatçı” ilan etmesine neden oldu.

İlkin Aydın, Milletler Ligi galibiyetinin ardından şampiyonluk sonrası kendisine verilen mikrofona şu soruyu sordu: “Bu galibiyeti kime adadınız?” “Bu nasıl bir soru?” Cevabını hatırlayarak, “Ama siyasi şeylerden bahsediyorum” diye yanıtladı. Bu kez röportajını “Özgür doğdum, özgür yaşıyorum” cümlesiyle noktaladı.

Maç tanıtım görselini Ebrar Karakurt’la paylaşmayı tercih eden Türkiye Voleybol Federasyonu ve kadrosu, danışman kriziyle boğuşan CHP’den daha büyük bir performans sergiledi ve son olarak “şimdilik” manevi savaşı şampiyonlukla kazandı.

Yazımızın ilk bölümünde bahsettiğimiz ustalık ile 2008 yılında yapılan kanun değişikliği ile konutlar hariç tüm kapalı alanlarda sigara içme yasağı getirilmiş, bu kez 2013 yılında Alkol ve Alkollü İçkiler Hariç Tutma Kanununun 6. unsuru değiştirilmiştir. Ayrıca 22.00 ile 06.00 saatleri arasında alkol satışının da yasaklandığı, bu yasağın titizlikle incelendiği belirtildi. Sigara yasağı toplumdan büyük tepki görmezken, alkol yasağı Gezi’nin de etkisiyle daha sert eleştirildi.

Cumhurbaşkanlığı tartışmaları bu tür bir “nabız testi” ile başladı. Erdoğan’ın 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir balıkçıya adaylığını sorduğu ve balıkçının “Hayır, böyle devam et” dediği iddia edildi.

Bu irili ufaklı nabız kontrolleri dizisi, Erdoğan’ın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda başbakanlık koltuğunu devrettiği çocuğa “İktidar artık senin, asabilirsin ya da asabilirsin” demesi gibi korkutucu boyutlara ulaştı. kesmek.” Bazen Osmanlı torunları gelip Galatasaray Adası’nın bizim olduğunu söylüyorlardı.

Erdoğan’ın yetkisi, bir gazeteci hakkında “Onu böyle bırakmam” diyecek kadar ileri gitmekten, yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımamasına, YSK’nın “böyle oldu” kararına kadar uzanıyor. son adaylık.

Nihayet yirminci yılında Hüda-Par ve Yeniden Refah’ın meclise girmesiyle AKP, karma eğitimi tartışmaya bile açtı. Pandemiden günümüze getirilen “müzik yasağı” ve iptal edilen şenlikler de doğal karşılanmıştı. Ancak paramız yetiyorsa yine de barlarda içebilir, rakı şişelerini buzdolabımızda saklayabiliriz. Ayrıca hâlâ kadın voleybol takımımız var.

Dolayısıyla bu, İran’ınki gibi nispeten ani bir şekilde ortaya çıkan tam bir şeriat kanunu gibi görünmüyor. Suudi Arabistan’da Cristiano Ronaldo’ya verilen özel izinler veya yurt dışında okuyan Taliban yetkililerinin çocuklarına verilen özel izinler gibi Türkiye’ninki de özel bir model olacak gibi görünüyor. Turizm çalışanları için de benzer bir uygulamamız var. “İyi eğlenceler, aşı oldumOkuyan bir maske tasarlanarak denendi”.

Muhalefetin bugünkü gündemine bakıldığında en büyük planının AKP’nin Erdoğan sonrası cumhurbaşkanının laikliğe bu kadar takıntılı olmaması için dua etmek olduğu görülüyor.

Peki, Neteğin Sultanlarının bu güçlü savunmasına rağmen “alt ve orta sınıflar için” şeriat ne zaman gelecek? Laikliğin maliyeti ne zaman?

Ferhan Şensoy’un canlandırdığı Soyut Sultan adlı oyunda, sadrazamlık teklifini “devlet iflas etti” diyerek reddeden Mustafa’ya şöyle diyor: “Bak bu devlet iflas etti ve ben hatırladığım kadarıyla çöküş sloganları söyleniyor Mustafa. “Ben bittim, saçım sakalım ağardı, devlete bir şey olmadı.”

“Bu, padişahım Oduncu Mehmet Ağa’nın cenazesi değil ki, hemen kaldırsınlar, kimsesiz defnetsinler. Beş yüz yıllık bir devletin cenazesi ancak yetmiş seksen yılda kaldırılır.”

twitter.com/utkucanakyol

yahsihan-haber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu